Gerdek gecesi: Evlenmiş karı ve kocanın ilk defa bir
araya geldikleri gece. Bu buluşmanın özelliği, kadın ve erkek için daha
önce bilinmesi mümkün olmayan maddi ve manevi mahremiyetin ortadan
kalkmasıdır. Çünkü o geceden önce, ayrı dünyalarda yaşayan iki insan,
birbirlerine yaklaşarak, aynı hayatı paylaşma durumuna gelmişlerdir.
Bunun da ötesinde, aile olarak belirli hak ve görevleri "fiilen yaşama"
olayını başlatmışlardır.
Gerdek gecesini, sadece cinsi yönden iki farklı cinsin birbirlerini
tanıması olarak görmemesi gerekir. Bu beraberlik aynı zamanda, manevi ve
hissi bir bütünleşmeninde başlangıcı olmaktadır. Olgunluk seviyesine
gelen iki gencin, ondan sonraki hayatları belirli bir ölçü ve plan
dahilinde sürecektir. Bu bakımdan gerdek gecesi; son derece ciddi ve
ağır sorumluluklarla dolu bir hayatın başlangıç anıdır. Tek kelime ile
bir planlama kararının verileceği zamandır. Bir çift paylaşacakları
hayatta birbirleri için düşündüklerini açıkça anlatacak ve karşılıklı
olarak yekdiğerinden beklediği tavır ve davranıştan konuşacaklardır.
Gerdek, İslami bir olaydır. Çünkü gerdek olayında
gözümüze çarpan olağanüstü durum, kadın ve erkeğin meşru ölçüler
içersinde bir araya gelmesi ve evlilik gibi büyük bir hadisenin
düşünülüp, tartışılarak gerçekleştirilmesidir.
Gerdek olayında, birbirlerini uzaktan tanıyan çiftin yakın bir temas
ile ve ciddi bir ortamda karşısındakini ölçülü bir şekilde
değerlendirmesi söz konusudur. Çünkü evlilik ile yeni bir hayata
başlangıçta, karşıdaki insan bütün özellikleri ile tanınmak
durumundadır. İslami mahremiyetin olmadığı durumlarda ve günümüz gibi
kadın-erkeğin birbiriyle ölçüsüz ve gayri ciddi bir araya gelmesi hali,
gerdek olayına gerek duyurmamaktadır. Çünkü olayda ne bir mahremiyet, ne
de geleceğe dönük ciddi bir hesap bulunmaktadır. Taraflar; ya
kendilerini bekleyecek akıbetlerden habersizdirler veya bir araya
gelişlerinde sadece "cinsel tatmin" ağır basmaktadır.
Dolayısıyla bazen bu tür gayrimeşru ilişkilerde "evlilik" gibi bir
müesseseye bile ihtiyaç duymayan insanlar görülmektedir. Tabi ki bu tür
ilişkilerin sonu, büyük acılar ve felaketlerle bitmektedir.
İslam'daki evlilik, cinsi duyguların dini bir program çerçevesinde ve
beşeri aşkın en temiz özellikleri ile biçim kazanmasıdır. Elbette ki bu
temiz ve saf beraberlik, gerdek gecesi gibi başkalarının malumu olmayan
ruhi ve bedeni birlikteliğe ihtiyaç duyacaktır.
Lüzumlu (ilk) Evlilik Bilgileri:
İlişki konusunda çok kimse bilgisizlikten bunalımlara düşmektedir.
Bunun için önce cimanın ne olduğunu iyi bilmek gerekir. İyi bilinmez ve
yanlış yapılırsa, huzursuzluk zamanla artarak ailenin yıkılmasına sebep
olur. Bunun için bu mahrem bilgileri doğru öğrenip tatbik etmek gerekir.
Nikahtan sonra, zifaf (gerdek) gecesi, evlilik hayatının en mühim bir
dönemidir. Eşler mümkün mertebe temizliğe riayet etmelidir. Temiz ve
güzel kıyafet, ilk gecede etkili olur. Zifaf odası tenha, emniyetli bir
yerde olmalıdır. Damadın, evlilik tecrübesi olan, güvenilir bir sağdıçın
tavsiyelerinden istifade etmesinde mahzur yoktur. Fakat, sağdıç olmasa
da olur.
İlk Gecede Eşlerin Dikkat Etmeleri Gereken Hususlar
Her şeyden önce, eşler birbirine çok samimi, nazik ve yumuşak
davranmalı, sevgi ve şefkatle yakınlaşmalıdır. Erkek, eşini gerdeğe
psikolojik yönden iyice hazırlamalıdır. Ona cesaret vermeli;
endişelerinin yersiz olduğunu, rahat bir atmosferde onu da konuşturarak
izah etmelidir. Eşini incitecek küçük davranış, hatta imadan
sakınmalıdır. Eşinin, özellikle bu gecede sevgi ve şefkat görmeye,
iltifat işitmeye çok ihtiyacı olduğu bilinmelidir.
Erkek aceleci ve kaba olmamalıdır. "Artık evlendik, ona istediğim gibi sahip olurum."
gibi bir düşünce son derece yanlıştır. Cima, aşk oyunları sırasında
meydana gelen bir olaydır. Temasa her iki tarafın da aktif şekilde
katılması gerekir. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm) de bu hususa dikkat
çekerek, erkeğin, eşinin haklarına da riayet etmesini istemiştir. Cinsi
tatmin, kadının da hakkıdır.
Genç kız da eşinin heyecan ve sevgisini paylaşmalı, kendisini ona tabii
ve fıtri bir şekilde, isteyerek teslim etmelidir. Cimanın bir yaratılış
vazifesi olduğunu düşünmeli, mana ve hikmetlerini hatırlamalı,
sevgisine ve yaratılış özelliklerine güvenip, yersiz korku ve
endişelerden sıyrılmalıdır.
Düğünün stresli ve gergin ortamından sonra eşler, uykusuz, yorgun
düşebilir. Bu bakımdan cimaya çoğu zaman hazır olmazlar. Bu durumda, ilk
cimanın günü tehir edilebilir. Bunun hiç mahzuru yoktur; aksine çok
faydası olabilir.
İlk gece, eşler için en meraklı heyecanların yaşandığı andır. Yıllar
yılı beklenen, hasretle gözetlenen, genç kız ve delikanlının rüyalarını
süsleyen, sevinçli, tatlı ve heyecanlı bir zaman. Daha önce gayrimeşru
hayat yaşayan bu duygudan mahrum kalır.
Damat, tebessüm ve nezaketle içeriye girmeli, geline selam vermeli ve
onu tebrik etmelidir. Moral verici sözlerle gelinin gönlü alınmalı,
heyecanını yatıştırmaya çalışmalıdır. Gelin de ona güler yüzle karşılık
vermeli, lüzumsuz somurtkanlık ve çekingenlik göstermemelidir.
Bu gece, iki rekat nafile namaz kılıp dua edilir.
Bugünlere kavuşmanın şükrü ve gelecek günlerin saadeti için, Allah
Teâlâ'ya dua edilir. Bu arada, oturup, bir müddet sohbet etmelidir.
Böylece, fazla heyecan atılmaya çalışılır.
Her kız, bu ilk gecede, az-çok ürkeklik ve çekingenlik gösterir,
utanır, sıkılır. İlk defa bir erkekle baş başa buluşmanın, ona açılmanın
utancını hisseder. Bu hali, gayet tabiidir, hoş karşılanmalıdır.
Erkek kızı hiç sıkmadan ve zorlamadan, samimi bir yakınlık göstermeli,
ürkekliğini gidermeye çalışmalıdır. Kız konuşmaktan, ona açılmaktan
çekinse bile, erkek samimi sohbet ve yakınlığı sabırla sürdürmeli, onun
gönlüne yavaş yavaş girmelidir. Kızın sessizce dinlemesi ve arasıra
hafif karşılık vermesi de kâfidir.
Damat, güler yüzle yaklaşmalı, gönül alıcı sözler söylemeli, iltifat
etmeli, eşini kutlamalıdır. Bu tavır genç kızın heyecanının teskininde
çok faydalı olur. Bütün mesele, öpüp okşayarak kızı cimaya hazır
vaziyete getirmektir!
İlk gecenin değişmez bir ölçü olmadığı
unutulmamalıdır. İlk gece yalnızca bir başlangıçtır. İlk deneme
başarısız olabilir, bu normal kabul edilmelidir.
İnancı gereği kadından uzak kalan erkek, çoğu zaman kadını yakından
gördüğünde veya dokunmasıyla hemen boşalabilir. Ümitsizliğe kapılmayıp,
yarım saat kadar sonra ön hazırlıktan sonra, tekrar harekete geçilir.
İkinci halde ilk heyecan geçip hemen boşalma olmayacağı için ön hazırlık
daha rahat şekilde yapılabilir. Bu durum çok önemlidir. Bu durumu bilip
kendilerini buna göre ayarlayan eşler rahat eder. Olduydu olmadıydı
endişesine kapılmaz. Çünkü bu normal bir olaydır. Birkaç saat
dinlenilebilir veya ertesi güne tehir edilebilir. Böyle bir durumda genç
kız da durumu kabul etmeli, anlayışla karşılamalıdır.
Temas başarıyla sonuçlanınca, erkek mutluluk hislerini eşiyle
paylaşmalı, ona teşekkürlerini sunmalı ve bütün bir hayat boyunca
saadetlerinin devamı için dua etmelidir.
Zifaf gecesinde kızda ürkeklik ve çekingenlik görüldüğü zaman, erkek,
ilk karşılaşmanın normal bir neticesi olan bu hali hoş karşılamalı,
lüzumsuz telaş ve sabırsızlık göstermemelidir. İlk geceki kabalıktan
doğacak ürkeklik, incinme ve tatsızlık, daha sonra uzun müddet
silinmeyen etkisini gösterir. Bunun gibi, o gecenin sabır ve nezaketinin
mükafatı da sonradan görülür.
İlk olarak bir erkekle buluşmak, yıllarca barındığı ailesinden
ayrılıp, yeni bir aile hayatına girmek, bir kız için elbette çok mühim
bir olaydır. O anda, erkeğin geniş şefkat ve sevgi kanatlarına
ihtiyacı vardır. Bir kadın, kendisiyle buluştuğu ilk erkeği asla
unutmaz. Eğer kadın ilk zifaf gecesinde tatlı heyecanlar yaşamışsa,
sevgi, sabır, nezaket ve geniş bir anlayışla karşılaşmışsa, o erkeğe
ömür boyu minnettar kalır. Bu ilk olay, kadın için unutulmaz bir
hatıradır. Hatta o adam o kadını sonradan terk etse, hayal kırıklığına
uğratsa bile, kalbindeki o esrarlı hatıra daima yaşar.
Gerdek gecesi, erkeklik gösterisi sanılan, "kedinin bacağını ayırmak" gibi kabalık uygun değildir. Bilhassa bu gece, erkek de çok nazik olmalıdır!
"Bir kadın, on senedir kocasıyla garip bir şekilde yaşıyor. Ancak
ayda bir defa temasta bulunuyor ve bu temas esnasında da kadın tamamen
soğuk davranıyor. Gerdek gecesi, kocası bu kadının kalbini kırmış. (Ne
zayıfmışsın, hem de çirkinmişsin) demiş. Kadın bunu unutamamış."
Kadını yaralayacak, zayıfsın, şişmansın, uzunsun, kısasın, yaşlısın, cahilsin, pasifsin gibi sözlerden uzak durmalıdır!
Ön Hazırlık: Gerdek gecesinde diğer önemli husus da,
ön hazırlığın gelini ürkütecek ve gönlünü soğutacak bir vaziyette
olmamasıdır. Bunun için bir de, soyunma sırasında dikkatli olmak
gerekir. Bir kere damadın, gelini kendi eliyle soymaya kalkması doğru
değildir. Gelin ve damat, kendi kendine soyunmalıdır. Çırılçıplak
soyunmak da uygun değildir. Ekseriya gelin, erkeğin karşısında ilk defa
çıplak olarak görünmekten ve erkeği çıplak olarak görmekten dehşet ve
sıkıntıya düşebilir.
Soyunma sırasında, utanma duygularının korunması için, bu işin de
perdelenmesi gerekir. Bunun için ya lamba söndürülmeli veya az ışıklı
gece lambası bulundurulmalıdır. Çıplak vücutla ortada görünmenin
vereceği sıkıntıyı hesaba katmalıdır. Bu durum edebe de aykırıdır.
Bazı erkekler, zifaf gecesinde hem kendi vücutlarını teşhir eder, hem
de kadını tamamen soyarak, kaba ve hoyratça davranışlarıyla, gelini
sıkıntı içinde bırakırlar. Bu çok yanlıştır.
Soyunma olayında, ayakta büsbütün soyunmaya kalkışmamalı, yalnız
üstteki kaba elbiseler çıkartılmalıdır. İç çamaşırlar, yorgan altına
girdikten sonra çıkarılmalıdır.
İlk Temas: Zifaf gecesinde aşk oyunu önemlidir. Aşk
oyunu nazikâne, erkeğin gelini heyecana getirme tekniği mükemmel olduğu
zaman, kadın ne kadar utangaç olursa olsun, yavaş yavaş eşine itimadı
çoğalmaya ve rahatlamaya başlar. Ondan sonra teslimiyet duygusu artar,
çekingenlik yerine arzu doğmaya başlar. Birçok gelini inciten ve ürküten
şey, eşlerinin bu gece kaba ve anlayışsız davranmalarıdır. Henüz
mahcubiyet içinde bulunan bir gelini, evlilik hayatına yavaş yavaş
alıştırmalıdır. Damat, gelinde arzu uyandırma yollarını aramalı,
utangaçlık hislerinden kurtulmasına yardımcı olmalıdır. Normal bir
kadın, belki kocasının arzusunu tahrik etmek için önce çekingen
davranır. Aslında o, fethedilmekten hoşlanır. Fakat mukavemetin kaba bir
şekilde kırılma teşebbüsünü asla hoş görmez. Bunun için güvey, nezaket,
sabır ve incelik hususlarını asla gözden uzak tutmamalıdır. Gelin de,
hayatının belki en heyecanlı anlarını yaşayan eşinin başarısını
baltalayacak davranışlardan, mümkün olduğu kadar kaçınmalıdır.
Bekâretin izalesi: Normal vasıfları taşıyan kız ve
erkek için, bunun bir zorluğu olmaz. Yapılacak iş; aşk oyunlarıyla temas
ortamı hazırlanır, gelin o safhaya geldikten sonra, yani ilişkiyi
kolaylaştırıcı kaygan sıvı gelince, üstten aşağı hafif kuvvette bir
tazyikle zifaf ilişkisi tamamlanır. Böyle kaygan sıvı gelmese de, bu iş
rahatça gerçekleşir. Cinsiyet organlarına bir miktar vazelin sürmek bu
işi kolaylaştırır.
Tahriş, acıma gibi hallerde, sonraki temaslar için bir-iki gün ara
vermek iyi olur. Ama bu da şart değildir. Karşılıklı istek varsa, ertesi
gün veya birkaç saat sonra temas yapılabilir. Aşırı istek acıyı
hissettirmez. Zarın yırtılmasıyla gelen kan durmazsa telaşa mahal
yoktur. Genç kız sırt üstü vaziyette dizlerini kaldırıp bacaklarını
kasarak bitiştirirse, kanama çoğu zaman kendiliğinden durur. Nadiren de
olsa durmayıp aktığı da görülür.
Gerçekten de cinsi temasa her iki tarafın da ruhen ve bedenen çok iyi
hazırlanmış olmaları, erkeğin eşini başarılı bir şekilde uyarması ve her
ikisinin de cinsi heyecan bakımından tatminkâr bir seviyeye çıkmaları
halinde neredeyse hiç acı duyulmaz. Aşırı heyecan, aşırı zevk ağrı
hissini ortadan kaldırır. Savaşta ve kavgada yaralanma, neden sonra kan
görülmesi ile anlaşılır. Bu arada, eşlerin birbirine yardımcı olması,
bilhassa erkeğin çok sabırlı, anlayışlı ve şefkatli olması gerekir.
Zifaf gecesinde acı duymak korkusu, yabancı bir erkekle en mahrem
buluşmanın verdiği utanma hissi ve kızlıktan kadınlığa geçiş gibi, çok
mühim bir dönüm noktasında bulunuşu dolayısıyla, kadının göstereceği
çekingenliği anlayışla karşılamalıdır.
Onu samimiyetle kendisine alıştırdıktan ve ürkeklik hislerini teskin
ettikten sonra, nazik ve yumuşak bir surette birleşmelerini temin etmek,
erkeğin vazifesidir. Netice olarak; zifaf gecesinin ilk teması ve
sonrasında, dikkatli, sabırlı ve ihtiyatlı olmalıdır. Bu hususlara
dikkat edilmezse, cinsi temastan kadın, zevk yerine acı ve ızdırap
duyabilir. İlk zifaf ilişkisinde, arzulanan cinsi zevkin bulunamaması
olağandır.
Zifaf Engelleri:
Zifaf gecesi, ciddi bir engelle karşılaşıldığı zaman, ilişkinin daha
sonraki gecelere tehir edilmesi gerekir. Mesela kızın hayz hali devam
ediyorsa, beklemeyi tercih zarureti vardır. Esasen gerdek gecesinin,
kızın hayzdan temizlendiği zamana getirilmesi gerekir. Zifaf ilişkisinin
de, illâ ilk gecede tamamlanmış olması gerekmez. Sabır ve anlayışla
hareket edilirse, sonraki gecelerde güçlük ve engeller ortadan kalkar.
Bazı erkekler, bu gece kapıldıkları aşırı heyecan sebebiyle, geçici
iktidarsızlığa düşebilirler. Gerdek gecesi böyle bir olayla
karşılaşılırsa, teşebbüsü birkaç saat geciktirmek veya sonraki gecelere
bırakmak gerekir. Çünkü bu durum geçici bir başarısızlıktır; bir müddet
sonra heyecan ve engellerin çözülmesiyle geçer. Duruma göre birkaç saat
veya birkaç gece sürebilir.
Zifaf Engellerinin Başlıcaları Şunlardır:
- Kızın Aşırı Ürkekliği:
Bu durum, birçok kızların öteden beri sahip olduğu zifafın çok
sıkıntılı geçeceği gibi bazı yanlış kanâatten dolayı olabileceği gibi, o
gece erkeğin kaba bir "erkeklik" gösterisiyle, sabırsız, nezaketsiz ve
hoyrat davranışlarından da ileri gelebilir.
- Erkeğin Endişesi:
Bazı erkeklerin, zifafta başarısız kalma endişesinin içlerinde yer
etmesi, bu duygular içinde telaş ve heyecan göstermesi; ayrıca temas
esnasında "erken boşalma" haliyle karşılaşmaları, geçici bir
başarısızlık sebebi olabilir.
- Çeşitli Etkiler:
Birçok yerlerde görülen zifaf neticesini bekleme âdetlerinin, erkek
üzerindeki psikolojik baskısı, zifaf mekanının elverişsiz, gürültülü ve
görüntülü bir yerde oluşu, o anda kadında beklenmedik tatsız bir halin
görülmesi, o kadına karşı duyulan sevgi, şefkat ve hürmet duygularının
aşırı dereceye varması, geçici iktidarsızlık sebeplerine dahildir.
İşte bu gibi hallerle gerdekte cinsi başarısızlığa uğrayan, bunun
geçici olduğunu idrak edip, ilişkisini daha sonraki gecelere
ertelemelidir.
Normal İlişkiler:
İlişkilerde, başlangıç safhasının iyi hazırlanması gerekir. Bunu terk
etmek erkek için kabalık, kadın için eziyettir. Bunun için beş duyudan
gerektiği kadar faydalanmalıdır.
- Görme ve Duyma:
İlişki öncesinde gözler malum hisleri kamçılayıcı meşru şeyler görmeli,
duygulara kötü tesir edecek görüntülere takılmamalıdır. Mesela bu vakit
gece ise, o andaki mekanın fazla ışıklı olmaması, ışığın söndürülmüş
veya -gece lambası gibi- azaltılmış olması uygun olur. En önemlisi,
kadında veya erkekte ister giyinik ister çıplak, gözleri rahatsız
edecek, az-çok bir soğukluk yapacak görüntülere yer vermemeli, görme
hissini okşayıcı bir kıyafetle görünmelidir. Kadının -dışarıya değil-
kendi erkeğine karşı süslenmesi gerekir. İlişki öncesinde can sıkıcı
sözler duyulmamış olmalı, münakaşaya veya üzücü laflara yer
verilmemelidir. O anda gönül alıcı fısıldaşmalar, baş başa tatlı bir
sohbet, sevgi dolu birkaç söz faydalıdır.
- Koklama ve Tatma:
İlişki başlangıcında -misk ve lavanta gibi- güzel kokular, zevk alan
erkekler için genelde etkileyicidir. Bu inceliği bilen kadın, o anda
güzel kokularla kokulanmayı da ihmâl etmez. Bedenin temizliği ve çirkin
kokudan arınmış olması da kâfidir. Çünkü eşlerin temiz vücutlarından
birbirine verdiği fıtri ve tabii koku, başlıbaşına tesirli bir güce
sahiptir.
En çok rahatsız edici kokular, ağız kokusu ile ağır ter kokusudur. Öyleyse,
vücutta fazla ter toplayan koltukaltı ve kasık bölgeleri, haftada bir
tıraş edilmeli ve yıkanmalıdır. Dişler sık sık fırçalanmalı ve daha
iyisi misvaklanmalıdır. Ağızda soğan sarmısak veya sigara kokusu
rahatsız edici olduğundan, böyle pis kokulu bir havada ilişkiye
girmekten sakınmalıdır.
- Dokunma ve Okşama:
İlişkiye hazırlanmada
"aşk oyunları" denilen en tesirli
oyunlar, vücudun muhtelif yerlerine tatbik edilen dokunma ve okşama
işidir. Bunun için önce yeteri kadar soyunmuş olmalıdır. Üst vücutta bir
iç elbisesinden başkasını bırakmamak, hatta vaziyete göre, yatak içinde
soyunmuş olmak, ilişki zevkinin ziyadesiyle yaşanmasını sağlar. Diğer
hususlarda olduğu gibi, dokunma ve okşama vazifesi, kadından çok erkeğe
düşer.
Son zamanlarda, sapık kimseler arasından yaygınlaşan oral seks denilen,
erkeklik uzvunu kadının ağzına alması dini açıdan çok çirkindir. Ayrıca
erkeğin kadının organını öpmesi yalaması da çirkin bir harekettir.
- İlişki Safhası:
Eşlerin ihtiyacına göre uzunca veya kısaca icra edilen başlangıç
oyunlarından sonra, şehvet hislerinin iyice uyanmasıyla, kadının mahrem
bölgesinde birleşmeyi kolaylaştırıcı mezi denilen sıvı çıkar. Kadın o
anda cinsi his bakımından zayıf olur veya yeterince tahrik edilmemiş
bulunursa, böyle bir sıvı görülmez.
Eşler, arzu ettikleri temas şeklini tercih ederler.
Temas safhasında en mühim mesele, erkeğin acele etmemesidir. Sabırla
idare etmesini bilmek, erkeğe düşen önemli bir vazifedir. Eğer erkek,
kadının halini düşünmeden sadece kendi zevki için davranırsa, bir-iki
dakika içinde zevkin sonuna geliverir. Bu durum ise, henüz uyanmış olan
kadını yarı yolda terk edip, sıkıntı içinde bırakır.
O halde erkek, zaman zaman duraklamalar ve ihtiyatlı tavırlarıyla,
sondaki "orgazm" durumuna gelmeyi geciktirmeli, bu noktada kadınla
beraberliği sağlamaya çalışmalıdır. Zevkin heyecanlı zirvesi olan orgazm
seviyesine varıncaya kadar devam eden temas hali de, sakin ve ferah bir
zevk halinde sürüp gider.
İlişki Âdâbı:
Her şehvetin neticesi, kalbi kararttığı ve bunalttığı halde, meşru
olarak yapılan cima (ilişki), kalbde ferahlık, ruh ve bedende sükunet ve
rahatlık temin eder. Cimadan asıl maksat, nesil üretme gayesidir ve
bundaki zevk de, böyle bir maksada binaen lütfu İlâhi olarak
verilmiştir. Âdâbına riayet ederek cimada bulunan eşler, bununla ibadet
sevabı da kazanır. Nikahlı olarak yapılan ilişkiye
"cima" denir; nikahsız olana
"zina" denir.
Kadının meşru mazeretsiz olarak ilişkiyi kabul etmemesi büyük günahtır.
İnzal anında meniyi "azl" etmek, yani dışarı vermek, kadının rızasıyla
olursa mübah, ondan izinsiz yapılırsa mekruhtur. İhtiyaç olduğunda,
kadın hayz halinde iken de diz ile göbek arası dışındaki yerlerinden
istifade ederek boşalmak caizdir. Bir kavle göre de, istifade için
yalnız edep yeri hariçtir.
Kendini haramdan korumayı, helâl ile yetinmeye niyet etmeli, cima ederken şeytandan Allah Teâlâ'ya sığınıp,
(Bismillâhi Allahümme cennibnâ-ş-şeytâne ve cennibi-ş-şeytâne mâ razaktenâ)
demelidir. Bu durumda hamile kalırsa, şeytan ona zarar vermez.
(Tecrid-i Sarih Tercümesi, XI, 303; Mansur Ali Nasıf et-Tâc, II, 3082;
Gazâli, İhya', Kahire 1967, II, 63-65)
Resulullah Efendimiz (asm) şöyle buyurdu:
"Cima da Besmele söyle. Cünüplükten temizleninceye kadar sana
sevap yazılır. Bu cimada çocuğun olursa sana, bu çocuğun nefesleri
sayısınca ve onun neslinin nefesleri sayısınca sevap yazılır." (Örnek olarak bk. Buhârî, Bed'ul-halk 11; Müslim, Nikâh18)
Hanımda şehvet, istek belirinceye kadar onunla oynaşmalı. Bunda bedenin
rahatlığı ve doğacak çocuğun kusursuz olması faydaları vardır. Acele
etmemelidir. Hadis-i şerifte şöyle buyuruldu:
"Erkek hanımı ile cima ederken, horoz gibi, atlayıp inmesin.
Kendisi rahatladığı gibi, hanımı da rahatlayıncaya kadar, karnı üzerinde
kalsın. Kadın rahatlamadan, sen rahatlarsan, o günün kalan kısmı, kadın
için uyuşuk ve tembellikle geçer." (bk. Suyutî, el Camiu's-sağîr (Fethu'I-Kadîr ile) VI/323)
Hayz halinde olan kadın, kocasının rağbetini azaltmak için, eski elbiseler giymeli.
Hanıma arkadan yani dübüründün ilişkiye girmek büyük günahtır. Hadis-i şerifte "
"Hanımına, dübürden/dışkı yerinden cinsel ilişkide bulunan kimse melundur." (Tirmizî, Tahâre 102; İbn Mâce, Nikah 29; Dârimî, vudû' 114) buyuruldu.
Cimadan sonra bir parça uyumalıdır.